Bahadır Yenişehirlioğlu'nun Kerime adlı romanından bazı pasajları utanarak ve midemiz bulanarak yazıyoruz..
'''" Kerime kocaman beyaz kıçı görmüştü, bir de bacak arasından sallananları....... Kerime erkekliğime yardım etsin istiyordum....Bunu başkası ile yapamam gibi geliyordu.. Aynı ananın, aynı babanın sümbülünden gelmiyor muyuz? .. Tabii haramların hepsi cazip görünür insana...Gırtlağına kadar çektiği yorganın diğer ucunun havaya kalktığını ve içeriye süzülen erkeği hisseti. Gözlerini hala açamıyordu. Birden üzerine doğru birinin abandığını hissettiğinde Kerime kendinden geçmiş ve bütün kasları gevşemiş, dili gırtlağına kadar çekilip, bayılmıştı. .....
Kerimenin bacaklarından ve malum yerindeki kılların tamamının alınmasını sağlamışlardı. Ama yine de kıl kökleri diken diken olmuştu, tüyleri kopartılmış tavuk misali..
Cinselliği doğanın çok uzağında kahredici bir sapma ile birleştirdim.. Kendi mülküm zannettim kardeşimi.. Ben onun ağabeyiyim. cinselliği yaşamaktı amacım .. ‘’
Böyle bir zihniyetin hayvanlar için akıl, bilim ışığında ahlaki, vicdani bir rapor hazırlaması düşünülebilir mi?